Şehirlerarası bir yolda seyahat ettiğinizi düşünün. Karşınıza büyük bir dağ çıktı. Dağı geçmek için 2 yolunuz var: dağın etrafından dolanarak veya tüneli kullanarak çok daha kısa bir yoldan dağı geçmek. İşte solucan delikleri de bu örnekteki tünel yerine geçiyor.
Solucan deliği fikri ilk kez Albert Einstein ve Nathan Rosen tarafından ortaya atıldığı için bunlara Einstein-Rosen köprüleri de denilmektedir. Solucan delikleri, evrendeki bir noktadan başka bir noktaya veya belki de herhangi bir “paralel evrene” seyahat edilebilmesini sağlıyor. Bazılarına göre ise sadece mekanda değil de zamanda da seyahat edilebilmesini sağlıyor. Ama yapılabilirse bu seyahat sadece gelecek yönünde olacaktır. Bunun nedeni ise şudur: Zamanda geriye gidebilmek için ışık hızını geçmemiz lazım. Ama ne yazık ki bu mümkün değil. Neden bunun mümkün olmadığını merak ediyorsanız ışık hızıyla ilgili yazımıza buradan ulaşabilirsiniz. Evrende ışık hızını geçmek imkansız olduğu için dolayısıyla zamanda geriye gitmek de olanaksızdır. Duşta düşündüğünüz “Keşke geçmişe gidip de ona şu lafı söyleseydim” düşünceleriniz çöpe gitti, değil mi? Ama hemen umutsuzluğa kapılmayın. Eğer paralel evren teorisi doğruysa oranın şimdisi, bizim geçmişimizle aynı zamanda olan bir paralel evrene gidip, o arkadaşa da ağzının payını verip, o evrende yaşamaya devam edebilirsiniz. Neyse, çok bilim-kurguya girdik. Devam edelim.
Henüz evrenimizde bir solucan deliği keşfedilebilmiş değil. Ama bazı bilim insanları karadeliklerin aslında Einstein-Rosen köprüleri olabileceğini savunuyor. Bunun nedeni ise şöyle açıklanabilir: Bildiğiniz gibi karadelikler etrafındaki cisimleri içine çeker. Çekim güçleri öyle kuvvetlidir ki ışığı bile hapsederler. Bu yüzden bunlara karadelik denmektedir. Karadeliğin kütle çekimine yakalanan cisimler karadeliğin içine çekilmeye başlarlar. Gittikleri en son kısım “Olay Ufku” denen noktadır ve oradan sonrasında cisimlere ne olduğu bilinmemektedir. İşte bazı bilim insanları ise cisimlerin burada hapsolmadığını, “Beyaz Delik” denen karadelik benzeri bir yerden başka bir paralel evrene fırlatıldığını savunuyor. Bu evren bizim evrenimize çok benzeyen ve zamanın tersine aktığı bir yer olmalıdır.
Peki Solucan Delikleri Nasıl Yapılır?
Bir diğer bilim insanı grubu ise “Solucan deliği bulamıyorsak kendimiz yaparız.” düşüncesindeler. Ama insan yapımı bir solucan deliği inşa etmenin de bazı zorlukları var tabii. Öncelikle bir uzay gemisinin geçebileceği büyüklükte olmalı. Çünkü normal solucan deliklerinin bundan çok daha küçük olduğu düşünülüyor. Belki de şu ana kadar bulanamamış olmasının sebebi de budur. Bir diğer önemli nokta ise solucan deliğini açık tutmak. Çünkü kütle çekimi çok kuvvetli olduğu için sürekli uçları kapatmaya çalışır. Buna çözüm olarak ise birçok bilim insanı tarafından “Egzotik Madde” denen bir şey çözüm olarak sunuluyor.
Bu konuya şimdi girmeyeceğiz. Eğer bu sorunlar atlatılabilirse uzayda gitmek için bu günkü teknolojimizin yeterli olmadığı birçok yere kolaylıkla gidebileceğiz. (Tabii bir solucan deliği yaratmak için teknolojimiz yeterli olur mu? O ayrı konu) Yeni bir dünya benzeri gezegen bulmamızda (Yıldızlararası’nı izlemişsinizdir sanırım) veya sadece evreni anlamamız için keşifler yapmamızda büyük bir kolaylık sağlayabilir. Bir sürü filme konu olan o meşhur zaman makinesi belki de bir solucan deliği olabilir.
Kaynaklar:
https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/solucan-delikleri
https://bilimfili.com/solucan-deligi-nedir
https://evrimagaci.org/solucan-deligi-nedir-einsteinrosen-koprusu-gercek-mi-3048