Birisiyle buluşmaya gideceğiz. Sizce bu buluşmaya gidebilmek için hangi bilgilere ihtiyacımız vardır? Önce buluşacağımız kişi bize bir konum atar. Burası şu anki konumumuza göre sağ veya sol (X ekseni) ve ön veya arkanızda (Y ekseni) olabilir. Navigasyonu açtık gidiyoruz. Ardından gideceğimiz yere vardık. Navigasyondan ”Hedefinize ulaşıldı” sesi geldi. Karşımızda 5 katlı bir bina duruyor. Acaba hangisinde? Bunun için de bize bulunduğu yerin yüksekliği ( Z ekseni) bilgisini vermesi gerekiyor. 3. Kat mı? Tamam, bir kafeye geldik. Buluşacağımız kişiyi arıyoruz ama hiçbir yerde yok. Çünkü çok önemli bir bilgiyi kaçırdık. Zaman. Buluşma daha iki saat sonra olacakmış. Buluşmamız için gereken 3 boyutlu mekanı doğru bilmemize rağmen 4. Boyutu yani zamanı hesaba katmamışız. Boşverin, üzülmeyin. Bu bekleyeceğimiz süre boyunca çok önemli şeyler öğrenebiliriz.
Az önce bahsettiğimiz gibi 3 boyutlu bir uzayın içerisinde 4 boyutlu zamanla birlikte yaşıyoruz. Algıladığımız her şey buna bağlı olarak algılanır. Peki algılarımızın sınırlarını aşarak daha üst boyutları anlamaya çalışsak ne olur: 5.boyut, 10.boyut, 26.boyut, belki de sonsuz boyutlar… Zihnimizin sınırlarını aşan bu kadar boyutu matematik kullanmadan anlatmak zor ama algıladıklarımıza bakarak bunlar üzerindeki analizlerimiz sonucu alt boyutlardaki varlıkların bizim boyutumuzu algılarken ki durumu için empati kurarak biz de fiziksel olarak üst boyutların nasıl göründüğü üzerine tahminlerde bulunabiliriz. Biliyorum çok uzun konuştum ama şimdi anlattıklarım sayesinde konuyu tam anlamıyla kavrayabileceğinizi düşünüyorum.
Boyutları Tanıyalım
İlk olarak algıladığımız boyutların nasıl tespit edildiğini basit örneklerle anlamaya çalışalım. Bir şeyin boyutunu belirlemenin kolay yolu, üzerindeki herhangi bir yeri belirlemek için kaç noktaya (veya ilk başta bahsettiğim gibi kaç bilgiye) ihtiyaç duyacağımızdır. Öncelikle 0.boyut ile başlayalım. 0.boyut noktayı ifade eder. Yani 0.Boyut noktanın kendisi olduğu için üzerinde belirlenecek tek yer kendisi olduğu için 0 sayısını almıştır. Şimdi ise bir çizgiyi hayal edelim. Sayı doğrusu mesela. Bunun üzerinde sadece ardışık sıralanmış sayılar vardır. Herhangi bir konumu belirlemek için, mesela 11 sayısını belirlemek için, sadece bir noktaya ihtiyaç duyarız. Sayı doğrusu üzerinde sadece bir doğrultuda gezindik, 11’e geldik ve belirledik. Bu yüzden 1.boyut, çizgi, doğru veya içi boş çember olarak nitelendirilebilir.
2.boyut ise bir alanı ifade eder. Bir koordinat sistemi iki boyutludur. X ve Y ekseninde birer nokta belirlemek gerekir ve bu sayede gideceğimiz yeri buluruz. Haritalar 2 boyutlu düzlemleri ifade eder. Veya hepimizin eskiden mutlaka oynamış olduğu Süper Mario. Oyunda sadece sağa-sola veya yukarı-aşağı hareket edilebiliyor. 2 boyutlu şekillere örnek olarak kare, dikdörtgen, daire gibi ortaokul geometrisindeki şekiller verilebilir.
3.boyuta gelirsek ise şu an çevrenizde gördüğünüz her şey 3 boyutludur. Karşınızdaki masa, yanınızdaki kitaplık veya okuduğunuz kitap… Hepsi, içinde yaşadığımız 3 boyutlu uzayın ta kendisidir. Bir küpü düşünün. İlk başta çizgilerin birleşimiyle kareler oluşur. Karelerin birleşimiyle ise küp oluşur. Yani hacmi olan her şey 3 boyutludur. Ve son olarak da 4. boyut olan zamanı da anlatmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Zaten siz bu cümleyi okurken saniyeler akıp geçiyor.
Boyutlar mekânsal ve zamansal olmak üzere ikiye ayrılıyor. Anlattığım bu ilk 3 boyut tahmin edeceğiniz üzere mekânsaldı. 4.boyut olan zaman ise zaten, adı üzerinde, zamansaldı. Az sonra anlatacağım üst boyutlar sadece mekânsal boyutlara ekleme yapılarak oluşturulmuş olacaktır. Zaman hep bir tanedir çünkü. Yani, büyük ihtimalle öyle. Ona birazdan değineceğim merak etmeyin.
Üst Boyutlar
İlk 4 boyutu anladığımıza göre şimdi asıl zor olan kısım yani üst boyutlara geçebiliriz. Şimdi bu anlatılanlara bakarak zihnimizde daha üst boyutları hayal etmeye çalışalım. Mesela 5.boyut (yani 4. mekânsal boyut) nasıl olabilir? Mekânsal boyutların nasıl belirlendiğinden bahsetmiştik. Asıl konumu belirlemek için en az kaç tane nokta gerekiyorsa o kadar mekânsal boyuta sahip demektir. Peki hangi cisim için 4 nokta gerekir? Eğer bunu çok merak ediyorsanız aşağıdaki videodaki cismi inceleyebilirsiniz.
Pek de anlaşılır durmuyor değil mi? Kafanız biraz karışmış olabilir. Daha çok bir illüzyon gösterisine benziyor. Böyle bir cisim gerçekten var mı? Matematiksel olarak varlıkları kanıtlanmışlar fakat henüz fiziksel olarak değil. Bu yüzden bunlarla laboratuvarda deney yapan kuantum fizikçileri değil de kâğıtta çok üst düzey işlemler yapan teorik fizikçiler uğraşmaktadırlar. Neden mi? Gelin, şu örneğe bir bakalım: Bir direk düşünün. Ona uzaktan baktığımızda bir çizgi gibi görünür yani 1 boyutludur. Fakat ona biraz yaklaşıp aynı açıyla bakarsak bir kalınlığı olduğunu, bir dikdörtgen gibi gözüktüğünü yani 2 boyutlu olduğunu düşünürüz. Bu sefer biraz daha yaklaşıp açıyı da değiştirirsek derinliğini de fark edip onun en son silindir şeklinde yani 3 boyutlu olduğunu anlarız.
Fark ettiğiniz gibi yaklaştıkça mekânsal boyutun arttığını gördük. Bu durumda boyut sayısını daha da arttırmak istersek ne yapmalıyız? Kesinlikle daha da derine inmeliyiz. Çok küçük seviyelere indiğimizde boyut sayısının artması gerektiği kanıtlanmıştır. Ama bu boyutlar o kadar küçük boyutlardalar ki günümüzün en gelişmiş mikroskoplarıyla bile görülememektedirler.
Düzlemler Ülkesi
O zaman haydi hayal gücümüzü biraz zorlayalım: Algılayabildiğimiz (veya kavrayabildiğimiz) uzamsal (mekansal) evrenin 3 boyuta kadar olduğunu anladık. 3 boyutu algılayabilirken 4.boyutu düşünemiyoruz. Peki 2 boyuta kadar algılayabilseydik ve şu anki üçüncü boyutumuzu görebilsek ne olurdu? Edwin Abbott tarafından, günümüzden yaklaşık 150 yıl önce yazılan “Düzlemler Ülkesi” isimli kitapta bundan bahsedilmektedir. Bir üçgen prizmanın 2 boyutlu düzlemler ülkesine düştüğünü hayal edin. Bulunduğu herhangi bir yerden, dikdörtgen olan yüzeyi taban olacak şekilde aşağı doğru inerek düzlemler ülkesinden geçtiğini düşünün. Önce bir dikdörtgen olarak gözüken prizma zamanla daha da daralarak en son bir çizgi halini aldıktan sonra yok olur ve gider.
Başka bir durumda ise üçgen prizmanın üçgen olan yüzeylerinden birinin tabanda olduğunu varsayalım. Bu durumda ise 3 boyutlu uzayda sürekli hareket eden fakat düzlemler ülkesinde sürekli aynı kalan bir üçgen şekli görünür. Bu yüzden belki de şu anda 4 boyutlu olan bir varlığı, biz en fazla 3 boyutu görüyoruz diye bize normal geliyor olabilir. Tıpkı düzlemler ülkesinde bir kürenin daire şeklinde görülmesi gibi.
Toplam Kaç Boyut Var?
Son olarak bu boyutların kaça kadar gittiklerine bakacak olursak, sicim teorisine göre en fazla 10 boyuta sahibiz. Sicim teorisinin bir üst aşaması olan M teorisi de bunlara bir ek mekânsal boyut daha ekleyerek evrenin 11 boyutlu olabileceğini savunur. Kuantum Mekaniği de her zaman olduğu gibi belirsizliklerle doludur ve sonsuz boyut iddia eder. Bu arada az önce illüzyon gösterisine benzediğini söylerken şaka yapmıyorduk. Bildiğimiz üzere ekranımız iki boyutlu görüntü yansıttığı için ve ekranda izlediklerimizi çeken kameralar da 2 boyutlu çekimler yapılıyor. Yani televizyon izlerken düzlemler ülkesine seyahat ediyoruz, bir bakımdan. 3 boyutun 2 boyutta tam olarak algılanamamasını, İnternette gördüğümüz illüzyonistler, numaralarında sıkça kullanmaktadırlar. Bu da “Günlük hayatta bunlar ne işimize yarayacak?” diyenlere gelsin.
Kaynaklar:
Kaynaklar
https://www.kozmikanafor.com/4-boyut-nedir-boyutlar-neyi-ifade-eder/